13 Aralık 2019

BİLETLER BİZDEN:UZAYA TAŞINMAK
Sayın yolcularımız,
Aracımız Venüs-Mars kavuşumundan sonra mola vermeyecektir. Yıldız enerjili pil şarj cihazı ve paket gıda müessesemizin ikramıdır. İyi yolculuklar dileriz.

Değerli takipçiler,
Girişi etkileyici yapmak isterken bir baktım teatral oldu, hayır diyemedim kendime yazdım gitti. Tahmin edersiniz ki konu uzay, anlamlandırmaya nerden başlayacağımıza karar vermenin pek de kolay olmadığı devasa gerçeklik. Nerden ele alıyoruz? Şimdiye kadar değinilmiş yaşam şartlarından,yapılan araştırmalardan ve nereye varacağımızın tahminlerinden. Tekniğe dalmadan, biraz sanat biraz bilim,bu mecrada her zaman olduğu gibi. Hazırsanız başlıyoruz.

Gökyüzüne olan ilgisi doğuştan insanlığın.Hatta kendi doğuşundan.İlk gözlemlerin Babil İmparatorluğu ve Orta Asya toplulukları tarafından yapıldığına dair çeşitli kaynaklar var elimizde,dönemin toplulukları sıklıkla ilgilenmiş astronomi ile ve kendi kültürünü dahil etmiş bu konuya.Oluşturdukları yer merkezli gök sistemleri,ilerleyen çağlarda yerini Güneş'in merkezde olduğu,doğrulanabilirliği yüksek sistemlere bırakmış.Henüz ziyaret etme çabası yokken,anlamaktan çok ziyaretçi olma çabasının ön planda günümüze gelinmiş nihayetinde.Peki ya misafir değil de ev sahibi olmak istersek?

 En başarılı ev sahiplerinden biri olan  (1998'den beri) Uluslararası Uzay İstasyonunu inceleyelim sizle beraber.İlk modül 1998'de atıldı,inşa süreci 2011'e kadar sürdü. İçerisinde bilim laboratuvarları ve çeşitli yaşam alanları bulunuyor.Kendisi şimdiye kadar insanlığın inşa ettiği en pahalı tesisler sıralamasındaymış.Kaynaklara bakılırsa her gün onlarca çalışma konuları oluyor,ev sahibi olmak öyle kolay değil,hele de ilkseniz.Bir takım problemler de cabası:Yapılan son araştırmalara göre Dünya'ya bu kadar yakın olsanız bile DNA hasarına uğrayabiliyorsunuz.2019'umuzun gözde konularından olan Elon Musk Mars kolonisi gibi zorlu görevlerin gerektirdiklerini sizler düşünün,enerji ihtiyacı,araç çeşitliliği ve verimi,astronotların duygusal durumları,zaman karmaşası(devasa bir jet-lag) ve geliştirilmesi gereken otonom teknolojiler.(Marslı,Yıldızlararası,Ay'da İlk İnsan,Apollo 13,Beşinci Element filmlerinde bütün bu öğeler mevcut,özenle seçilmiş önerilerimdir.)


Musk'ın bahsettiği mekanı değiştirmeden kolonileşme dışında, "değiştirip gitme" çabaları da var, dünyalaştırma ile. Bu da devasa bir teknoloji gerektiriyor,şartlar sağlanırsa elinizde ikinci bir dünya olacağı vaadiyle. Meraklıları için güzel bir videoyu buraya bırakıyorum: https://www.youtube.com/watch?v=wkkBR-W4XA8


Projeler büyük.Değinemediğimiz oncası araştırmalarınızı bekliyor.Kimi 10 yılda,kimi 100 yılda tamamlanacak deniyor,duyar mıyız giriş anonsumu,kim bilir? :)  Bütün bunlar ne zaman yaşanır,ben de bilmiyorum.Mümkün olduğu zamana denk gelirse ömürler,biz de gidebilirsek biletleri denkleştirip, ben orda da şiirler yazarım sana. Gözlerin öte gezegenlerin yıldızı olur bu sefer. Başka gezegenlerin sabahlarına karşı göz kapaklarına iner dizeler, gün yine senin vaktinde doğar. Çıkmaz Gökyolları'na yeni sokaklar çizdirir yüzün.Uydular döner turuncu rüyalarının ardından.Senin aydınlığın Ay'da bile uyanık tutar düşleri.

Sevgiyle kalın.



16 Kasım 2019

KİTAP İNCELEMESİ: İNSAN MÜHENDİSLİĞİ
Pelin'in Gözlem Evi Okurları,
Sınav haftamın bitişini kutlar nitelikte,tatlı bir yazı ile karşınızdayım. Şahsen yazmayı en sevdiğim bölümlerden biri bu,kitap incelemeleri. Tarzımız değişmedi,yaşam ve insan üzerine. Biraz da teknik işleri ekleyecek olursak, "İnsan Mühendisliği". Bu kısımda zihinlerde biyoloji,genetik mühendislik,mutasyon olayları canlandı ise aman dikkat, konudan sapıyoruz sevgili okurlarım.😊İşimiz daha çok içimizin mühendisliği.

Tanıtım kısmını şu alıntı ile noktalayıp incelemeye geçmek isterim.
"İnsanlığı incelemenin en iyi yolu kitaplardır." 
Aldous Huxley

İnsan Mühendisliği eseri, yazar,yayıncı ve mühendis Nüvit Osmay tarafından kaleme alınmış.Kitap yazarın telif ve tercüme makalelerinden oluşuyor fakat okurken verdiği his sıkıcı bir makale hissi değil, baş ucu kitabı niteliğinde akıcı bir eser.Dört bölüme odaklanmış yazar.İlki yakın çevremiz ve işimizle ilgili derin incelemeler içeriyor,.Yakın çevreye insanın kendisini de dahil edip farklı bir bakıç açısı getirilmiş olaya. İçimizdeki "ben"leri yönetmek,yönlendirmek,düşünmenin geliştirilmesi,insanlarla geçinmenin hiç bilmediğimiz yönleri...

İkinci ve üçüncü bölümde insanın iş yapması ve buradaki rolleri yer alıyor.Öğretmen,amir,lider,memur,girişimci,işletmeci...Hepsinin gözünden bakıyoruz olaylara,problem çözme tarzlarına. Tecrübelerine kulak veriyoruz.Bu kısım benim gibi öğrenci dostlarıma özellikle tavsiyemdir.

Yazar tüm bunları yaparken alıntı yapmayı,sayfaları şahane sözlerle süslemeyi de unutmuyor.Arka kapak bilgisine göre eser, Türkçe'nin en çok alıntı yapılan eserlerindenmiş.

Dördüncü ve son bölümde başlık eğitim. Okul çağı ve sonrasında verilen eğitimin gerekliliği,bıktırmadan,sevgi aşılayarak erdem ve hakikati öğretmek,sanat ve ilim zevkini yaymak adına birçok öğüt veriliyor bu bölümde. Benim favorim de bu bölüm oldu.

Kendisi bütün bunlara ek olarak 100 kitap önerisi ve Türkçe seçme yapıtları listesini de bu değerli kitaba eklemiştir.Sizler de okuduktan sonra duygu ve düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz,aynı şeyi okuduğumuz halde her birimizin güzide sinir hücrelerinden çıkan farklı düşünceleri değerlendirmek isterim. Bir sonraki yazıyı Instagram üzerinden sizler seçeceksiniz, geleneksel anketimizle☺️

Bilimle kalın. 💕



28 Eylül 2019

ERASMUS SERİSİ #1:BEKİR NAİM
Sevgili Pelin'in Gözlem Evi Takipçileri,
Seyahat Serisi başlamış bulunmakta.İlk yazı Erasmus Programı'ndan geliyor.


Neden Erasmus programı?
Erasmus, çünkü Avrupa'yı okurken gezmek gibi bir fırsatı neden değerlendirmeyeyim ki?

Gittiğin ülkeyi seçme sebebin neydi?
Polonya'yı seçmemin başlıca nedeni pahalı bir ülke olmaması. Geçinmek daha kolay ve Avrupa'da merkezi denilebilecek bir konumda.

Gittiğin ülkede yaşam koşulları, kültür ve eğitim nasıldı? Tecrübelerini gitmek isteyenler arkadaşlarımızla paylaşabilirsin.
Polonya'da yaşam koşulları Türkiye'den bir tık daha iyi diyebilirim. Ama bu koşulların içine yemek girince 5 aylık bir süreçte 10 kilo vermiş biri olarak bunu asla söyleyemem. Yemeklerimiz 💙😅Ben

Eğitim seviyesi ve İngilizce bilme oranı iyi düzeydeydi. Neredeyse her yerde yardımcı olacak birilerini bulabildim. Onun dışında eğitim seviyesi düşük bir yetişkin yaş grubu var. Bu bazı gençlere de yansımış hâliyle.
Orda gördüğüm eğitimi değerlendirecek olursam, 10 üzerinden 7 puan veririm. Neden 10 değil derseniz, Economic Sciences alanında yeterli hocaları pek göremedim. Belki de gittiğim okulun daha çok başka alanlara yoğunlaşmasından dolayı olabilir. Gıda mühendisliği okuyan arkadaşlarımın çok güzel laboratuvarları vardı mesela. Okulumun adı Warsaw University of Life Sciences bu arada. SGGW olarak da geçiyor.(Araştırmak isteyenler için.)

Gidecek olan arkadaşlara tavsiyeleriniz neler?
Gidecek olan arkadaşlar gitmeden önce yemek yapmayı öğrensinler gerçekten bu konuda çok sıkıntı yaşadım daha önce de dediğim gibi. Bunun dışında gezmek istedikleri yerleri ve ülkeleri daha önceden araştırıp kendilerine rota çizmeleri çok yararlı olacaktır. Zirâ bunları oranın tatil günlerini vs. hesaba katarak planlayıp önceden bilet aldığınızda aynı rakamlara 1-2 ülke fazladan gezilebilir.

Arkadaş konusunda da bir tavsiyem olacak. Genellikle insanlar Türklerle takılmayın, İngilizcenizi geliştirin derler. Doğrudur. Fakat insan özlüyor bazen sohbet muhabbet etmeyi. Ben bu yüzden bir Türk yakın arkadaş edinip veya buradan beraber gidip orda belirleyeceğiniz kurallar çerçevesinde (örneğin oda dışında Türkçe yok) iletişiminizi yürütmenizi tavsiye ederim.


Röportajı noktalamadan,size ilginç gelen bir durumu alalım.
Bura Budapeşte'de bir lokanta. Yer fıstıkları masa üstünde ücretsiz olarak sunuluyordu. Kabuklarını doğal olarak masada biriktirdiğimde bir garson gelip kızmıştı kabuklar yere atılacak diye. Sonrasında da bu görüntüler ortaya çıktı 😄

Bu keyifli röportaj için Bekir Bey'e teşekkürlerimizi sunuyoruz.


Instagram:@pelindidarr

24 Eylül 2019

BİLİM VE TEKNOLOJİNİN IŞIĞINDA UFUK AÇAN VİDEOLAR #TOP5
Sevgili Pelin'in Gözlem Evi Okurları,
Ekinoks ve ardından gelen güzel sonbahar gecelerinde iyi gidecek ''bu ay izlediğim en iyi 5 video''  yazısı ile karşınızdayım... Her biri farklı bir bilim dalından geliyor.Keyifli seyirler dilerim.




1-Kauçuk El İllüzyonu:Beyin Gördüklerine İnanır Mı? (Nörobilim)

Size ait olmayan bir nesnenin vücut algısına dahil olması.Beynin birtakım oyunları eşliğinde.


2-Derinlik:İnsan ve Doğa(Oşinografi)

Uzakların uzak olmadığını hatırlatan etkileyici bir animasyon.Göreceli olma durumları,ufaklığımıza hayret ile beraber.



3-Yeni Bir Efsane:Mi Mix Alpha(Elektronik)

Instagram Keşfet ve haber sitelerini süsleyen Mi dostumuzun en güzel inceleme videosu.Tam zamanında.



4-Bağlılık, Bağımlılık ve Diğerleri, Sinan Canan(Psikoloji)

Değer algımız üzerine düşünmeye sevk eden,özellikle SoruYorum serisi ile ''bağımlılık'' yapan Sinan Canan.



5-Küçük Bir Alem:Mikrobiyota ve Ötesi

Bu sadece başlangıç dercesine yürekli bakteriler ve küçüklerin büyük dünyası.
 

26 Ağustos 2019

AY VE MATRUŞKALAR
Sevgili Pelin'in Gözlem Evi Takipçileri,
Instagram üzerinden yayınladığım anketim sonucunda önce bilimsel bir araştırma,daha sonra şiir türünü paylaşmaya karar verdim.Başlık kafa karıştırmaya yetmiş olabilir ancak güzel bir yolculuğa çıkaracak sizi.

Hepimizin bildiği gibi Ay,Dünya'nın uydusu.4,51 Milyar yaşında bir emektar,hizmeti nedir derseniz en önemlisinin dünyanın manyetik alanını düzenlemek olduğunu söyleyebilirim.Peki bu emektarın bir varisi olduğunu söylesem ne düşünürdünüz? Doğru okudunuz, çünkü 2016 tarihinde keşfedilmiş bir yarı uydumuz daha varmış.👯


Photo by David Menidrey on Unsplash

Yazıya başlamadan araştırmam uyduların uyduları var mıdır? konusu üzerineydi(matruşka başlığı da burdan doğdu) ancak okuduğum makaleler neticesinde bunun mümkün olmadığını öğrendim.Gezegenlerin çekim kuvvetinin uydulardan büyük olması,uyduların da kendi uydularına sahip olmalarını engelliyormuş.Uydunun uydusu,gezegenin çekim kuvveti ile direkt uyduluk unvanına yükseliyormuş meğer.


Minnoş yarı uydumuz 2016 HO3'e dönecek olursak,kendisi Ay'dan 39 kat daha uzakta bir asteroid.Araştırmalar 100 senedir uydumuz olduğunu gösteriyormuş.Bulunduğu yeri yüzyıllarca koruyacağı tahmin ediliyormuş genç arkadaşımızın.Çapının çok küçük olması nedeniyle herhangi bir tutulma,gelgit olayına da sebep olmuyormuş.Anlayacağınız üzere sakin bir yapısı var Ay'ın küçük kardeşinin.Merak edenler için yazımızı yarı uydu hakkında detaylı bilgi veren video ile taçlandırarak noktalayalım,keyifli seyirler.
Bilimle kalın.










19 Ağustos 2019

PELIN'IN GÖZLEM EVI AGUSTOS 2019 PLAYLISTI 💖

Değerli okurlar,okumakla kalmayıp kıymetli yorumlarını benle paylaşan sevgili takipçiler,
2019'un yaz aylarını bitirdiğimiz şu günlerde,bu yaz en çok dinlediğim eserlerden oluşan seçkiyi beğeninize sunuyorum.Keyifli dinlemeler.

1-)Khalid&Kane Brown-Saturday Nights Remix

Üst üste çıkardığı Suncity ve Free Spirit albümleri ile iyi bir çıkış yakalayan Khalid'den, alışıldığı gibi yumuşak tınılara sahip giriş parçamız.Buyrun.

2-)Harry Styles-Two Ghosts(Live in London)



Yaz-kış ayrımı yapılmaksızın dinlenebilen Soft Rock parçalarından.Live on Tour defalarca kez dinlendi.Canlı performansların hakkını veren yüksek bariton salon beyefendisi.

3-)Wale-On Chill(feat. Jeremih) 

Karşıma nerde çıktığını hatırlamadığım,sözlerini okuduktan sonra 'İşte Bu' dediğim şarkıdır kendisi.Ayrılığı acıtmadan anlatma, dalgaya alma akımını benimsemiş Wale Beyefendi.Şarkı ayrı 'chill',hissettirdikleri ayrı. 😇


4-)Big Sean-Single Again

2010'ların başında Rap'în haylaz çocuğu olan Big Sean yepyeni bir tarza bürünmüş, Bounce Back ile şaşırtmıştı 2017'de.Temmuz 2019 çıkışlı Single Again ile dertlere derman olmaya gelmiş gibi görünüyor.💣


5-)Ozuna,Daddy Yankee, J Balvin,Anuel AA-Baila Baila Baila (Remix)

Ozuna'nın tek başına söylediği versiyon oldukça popüler,160 milyonu devirmiş durumda.Takipçilerimin birçoğunun da bu şarkıyı bildiğini düşünüyorum.Yine de remix ve düet halini çok beğendim.İspanyolca'ya başlamışken sayfamda Latin rüzgarı estirmesem olmazdı.😜


6-)Fun.:We Are Young ft. Janelle Monae(Acoustic)

Bu ayın favori düeti.İzlerken gülümseme gitmiyor yüzünüzden.Gençlere,gençliği içinde hissedenlere.

7-)Zeki Müren-Aşkımızın Sevgimizin Üstünden


Liste sonlara yaklaşırken gerçek sanatçıları ve gerçek duyguları anmadan geçmeyelim.Naif,huzur veren 3 dakika,benden size bir Akdeniz gecesi gibi armağan.

8-)Oasis-Wonderwall Acoustic Funk Cover by Tom Butwin

YouTube'da takip ettiğim en kaliteli cover kanallarındann. Bir an önce ününe ün katmasını istediğim sanatçı.Yeni dönem tabirle ''underrated''. Bonus:Micheal Jackson şarkılarına yaptığı coverları da dinleyin derim.

9-)Cheap Thrills by Sia for Violin in ONE TAKE Loop Cover-Rob Landes

Undertale-Megalovania efsanesini çalması ile tanıdım sayfasını(bizim kuşak iyi bilir😆)Ardından abone oldum,iyi ki olmuşum.Sözlerden sıkılıp dinlemeye geldiğinizde notaların zaten söz olduğunu hatırlatan türden.

10-)*NSYNC-Bye Bye Bye 

Ekim 2009,esaslı bir nostalji ile yapıyorum bugün yazının kapanışını.Genel listeye de uygundur. Başrollerde genç tenor Justin Timberlake.

Müzikle kalın.💗


14 Ağustos 2019

OLMAK YA DA OLMAMAK; İŞTE BÜTÜN MESELE BU... MU?
William Shakespeare'in Hamlet oyununun 3.perde 1.sahne 63.satırda geçen ünlü tiradı. Herkesin kendince farklı anlamlar yüklediği ‘olmak ‘ acaba sizin için neyi ifade ediyor? İyi bir kariyer, iyi bir eş, sınırsız maddi imkanlar günümüzde büyük bir çoğunluğun ‘olmakla‘ eş değer gördüğü erişimler olarak düşünülebilir.
 Farkındalık;  ‘ olmanın’ anlamını kavramak ve konum belirlemek için ilk adım kabul edilirse;  Mevlana’nın  ''Hamdım, piştim, yandım'‘ sözleri tasavvufi olduğu kadar aynı zamanda evrensel olan insani erdemlere ulaşmanın da bir öyküsü olarak algılanabilir. Belki de her şey ne olduğumuzdan ziyade ne olmadığımızın farkına varmakla başlıyor. İnsanların sahip oldukları evlerinin metrekare büyüklükleri ya da arabalarının markası veya taşıdıkları ziynet eşyalarının gramıyla değerlendirildiği bir ‘ olmak ‘ kavramıyla iç içeyiz. Garip bir çelişkidir ki olmanın verebileceği sonsuz hazlardan uzak ve bihaber geçiyor günlerimiz. Olmaktan kasıt insani erdemlere, düşünce ve davranış tarzlarına ulaşabilmek demek. Sonrasında iyi bir anne, baba, eş, doktor, siyasetçi, sporcu aklınıza ne gelirse ekleyebilirsiniz. Hayatta maddi kazançlar olmalı, hayat zaten bir yarış ama bu yarışında olması gereken kuralları olmalı. Bu kuralın adı: OLMAK. Yunus Emre’ nin ilk anda sırtına yüklediği alıç heybesinden duyduğu mutluluk ile OLMADAN kazanılan maddi kazançların kıymeti aynı olmalı.

Kaç çocuğun başını okşadın? Kaç kez simitini paylaştın parktaki kuşlarla? Kaç kez yüreğin sızladı Afrikalı bir aça? Hiç daldan düşen bir kuş yavrusu bıraktın mı yuvasına? Uzak bir köy yolunda kilometrelerce okuluna yürüyen bir çocuğun sızısını hissettin mi bacaklarında? Hayal ettin mi bir akşam maden ocağında yemek yemeyi? Ana baba yolu bekleyen bir yetimin zamanını nasıl yitirdiğini düşündün mü?

Vaktiyle bir film izlemiştim. İki sevgili. Kız çok hasta. Hasta yatağından bahçe de görebileceği bir ağaç var. Mevsim sonbahar olduğu için sararan yapraklar bir bir dökülüyor. Hasta kız kendini şartlandırmış son yaprağın düşmesiyle kendisinin de öleceğine inanıyor. Fakat aradan zaman geçmesine rağmen ağaçta kalan son yaprak bir türlü düşmüyor ve kız bunun kendisi için mucize olduğuna inanıp hastalığını yeniyor. Ancak biz izleyiciler son yaprağın sevgilisi  tarafından ağaca iple bağlandığını ve bu yüzden düşmediğini filmin sonunda sonradan öğreniyoruz.

Şimdi hangimiz, hele de hiç tanımadığımız bir insanı hayata bağlamak için onun yaprağını ağaçta tutmaya çalışıyoruz... Veya bir diğer ağaçta bizim de bir yaprağımız olduğunu unutup bir gün bizimde bir ipe ihtiyacımız olabileceğini düşünüyoruz?
Başkası için kaç yaprak bağladınız ağaca?
Dünya büyük bir ağaç. Bizler aynı ağacın yaprakları. Aynı dalda bazen birbirinden habersiz belki de duyarsız. Yeşilimiz, sarımız, düşenimiz. Bir ipe muhtacımız.
Sözüm daha önce bağlamış veya eline ip almış olanlara. Diğerleri varın siz kendi yolunuza…

M.K



Fotoğraf:İlhan Maraşlı 

5 Ağustos 2019

Adana’yı Dinliyorum Eylül’de, Gözlerim Kapalı

Mis gibi tahıl kokusu dolar genzime. Gözlerimi kapatırım. Avuç içlerim karıncalara dönük. Başak uçları dolanır parmaklarıma. Rüzgarda birbirlerine yaslandıklarındaki çıtırtılarını duyarım ensemde. Bellidir güneşle boyandıkları görmesem de. Bir kelebek kanadı sürter koluma içim ürperir. Kırmızılarını döker gelincikler. Seyhan vakurca akar sıcağa inat. Merkez Camii’den dinler selayı. Fazla beklemez Taşköprü’dür bir sonraki durağı. Melekgirmez’de  aşlamacının demir taslarının şıngırtısı gelir. Yazılamayan en güzel notalarla yankılanır durur. Mısır Çarşısı’nda  dudaklarına kırmızısı bulaşmış küçük çocuklar ellerinde cam kupalar şalgam içerler. Bir havuçtan dişlerler, bir şalgamdan yudum çekerler.Çakmak Caddesi'nde oluk gibi insan akar durur sıcaktan yana yana. Bir o yandan bir bu yana.Birer ikişer.Kimi hayır, kimi şer. Sanırsın mahşer.

 Kebapların dumanı tüter, zırhlar tıngırdatır ahşap tezgahları. İnceden acılı bir ezme çeker kalfa. Usta zırh kıymasını çoktan saplamıştır kalın şişine. Pişmiş soğan birkaç sokak öteden burnundan çekip yakalar adamı. Sıkıysan gelme diğman durur mıhlanırsın. Elma şekerini düşürür bir çocuk annesine sarılır ağlamaya başlar.

 Bileziklerini sayar durur yan dükkandaki kuyumcu. Kafeslerinde kuşlar ötüşür. Çeşit çeşit, renk renk. Çerezcinin kavurma makinesi sokağa yakın döner durur. Leblebiler göz atar bağırları yanık. Ayçiçekleri tuzlanmış güneşten uzak. Tepeleme kardeşliği kavrulmuş fındıklar. Katlanmış külahlara üflenir açılıp doldurulsun diye. Binbir derde deva Çerçi Yusuf. Tahıllar, otlar, ballar, pekmezler, harnuplar. Şifa yolunda koşturup dururlar. Kimse ne yediğini bilmez tatlıcıda. Sinilerde sıcak şireden atlar tezgaha, tulumba, halka, karakuş, baklava. Yorgun geniş tencereli şırdancı tezgahı  gizlice bakar karşı kaldırımdan. Müdavimleriyle sözleşmiş geceyi bekler sessizce. 

Matbaaların ritimli ve güçlü makine sesleri dar sokakta her iki yana çarpa çarpa çatıları yalayarak göğe yükselir.Tahtalı Camii sokağında birkaç tiyatrocu rol keser kendi arasında. Ya da akşam oynanacak oyunun seyirci sayısını tartışır durur. Mersinli tantunici çoktan kavurmalıkları doğramış, büyük sinisini yağlamaya başlamıştır bile. Beyaz tekir kedi kapısından şöyle bir kendini gösterir. Bilir ki usta payını çoktan hazırlamıştır. İkindi namazından sonra akşam simitçisinin tek tekerli arabası görülür uzaktan. Taş fırının tatlı isli kokusu tüter hala üzerinde. Geçtiği yerlerdeki dükkanlarda çay kaşıklarının şıngırtısı eşlik eder ona. Zaman kaybetmez. Daha gidecek bir dolu yolu vardır. Abidin Paşa yokuşundan Kızılay Caddesine oradan Büyük Saat'e,Kazancılar Çarşısı'na kadar devam eder gider. Bir selam verir Ziya Paşa’ya sattığını satmıştır artık. Kalanı Ulu Camii bahçesindeki güvercinlerin kısmetidir.
Adana’yı dinliyorum. Gözlerim kapalı.Sıcağın adı sarı.Tenim güneşle boyalı.
Toprağın teri derinden. Bir ben varım bir de ben.

M.K


                          

Fotoğraf: İlhan Maraşlı

                                                                             

30 Temmuz 2019

BLOG YAZARLIĞI EĞİTİMİ TECRÜBELERİ:GELİŞMENİN SONU YOK
Burnumda tüten Pelin'in Gözlem Evi Okurları,
Son absürd şiir denememin ardından bir süredir yazı paylaşmadığımı,tasarımlara yöneldiğimi farketmişsinizdir.Tasarımlar için Instagram üzerinden sizlerden fikir almıştım,yorumlarınız beni çok mutlu etti. Sizler için daha iyi bir blog ortamı oluşturmak ve paylaşım kalitesini arttırmak birinci gayem.Diğeri ise ortamın samimi olması,paylaşımı kolaylaştıran yegane unsur.
Ben de elimdeki bilgileri daha etkin kullanmak ve içeriği zenginleştirmek için ara verdiğim bu iki haftalık dönemde Bilal Şentürk Hocamızdan, İstanbul İşletme Enstitüsü tarafından verilen bir haftalık blog yazarlığı eğitimini aldım.Geniş bir bakış açısına sahip olmak ve cesareti temele alan eğitim,yapılan işin değerli olduğunu hatırlattı bana.
İstanbul İşletme Enstitüsü eğitimlerine katıldığım İş Kulübü Eğitimindeki kursiyer arkadaşımın önerisi ile girdim.Blog yazarlığı dışında Almanca A1-A2 eğitimine de girdim,hatırlama amaçlı. Lisede gördüğüm Almanca ile yeniden tanışma oldu benim için.(We can meet again somewhere kafası) İkisinden de memnun kaldığımı söyleyebilirim-Yazı blog yazarlığı eğitimi tecrübesi başlıklı olsa da İstanbul İşletme Enstitüsü önerisini de es geçmeyelim,yaz bitmeden sizlere de bu platformda yer alıp yepyeni bilgiler edinmenizi öneririm.Videolar,ders notları,WhatsApp sınıf grubuna benzer site içi grupları ile fazlasıyla özgün bir platform. Akabinde sizler de benle tecrübelerinizi paylaşabilirsiniz.Her alanda eğitilmeye ihtiyacımız var esasen.Bütün hayatımız ''Back to School''..Beraber gelişmek dileğiyle.





13 Temmuz 2019

KUANTUM FİZİKLİ SERZENİŞ:ABSÜRD BİR HİKAYE
Paradoksal sonuçlar doğurdu bu sevda
Yüksek frekanslı parçacıklar gibi özünde
Tepe frekansı alınamayan hisler
Formülize edilmemiş yalanlar bı-ra-ka-rak
Ardında.


Oysa ısıl dengede idi atomlarımız aylardır
Kapalı sistemde aynı sıcaklıkta
Demokritos'un bölünemez dediği atomlar dahi
Tutamıştı yörüngelerimizi bir arada.
(Modern fizik girdi aramıza)

Işınım formülüne de ihtiyacımız kalmadı artık
Bizim aramızdaki düpedüz kimyasal tepkimeme
Kara cismimiz de sende kalsın
Hatırlar bir gün Planck Abi'ye selam yollarsın.




11 Temmuz 2019

KİTAP İNCELEMESİ:50 WAYS TO YAY!
Sevgili Okurlarım,bir kitabı daha beraber incelemeye var mısınız?
11.07.2019 çıkışlı olacak bu yazımda, uzun zamandır kitaplığımda duran,bir türlü okuyup bitiremediğim 50 Ways to YAY! (Türkçe Çevirisi: Yaşasın! Diyebilmenin 50 Yolu) kitabını orijinalinden sizler için inceledim, okuyup okumamak seçeneğini sizlere bırakıyorum. Dinleme seçeneği de var tabi.
Yazar Alexi Panos,2000 sonrası kişisel gelişim kuşağından. 2016'da çıkmış kitabımız.3 yıl gecikmeli okumuş bulundum.


Kitap temelde 50 başlıktan oluşuyor.Hayatı daha iyi,daha düzenli ya da siz neyin başına "daha" koymak isterseniz size o yönde öğütler veriyor,sizleri bir nevi çalıştırıyor o konularda.Bahsettiğim başlıkların altında yaklaşık 5 sayfalık anlatımlar yapmış ve sıkıcılıktan oldukça uzak bir üslubu var.50 yolun 50si de önce birtakım tavsiyeler veriyor,sonra bunları uygulamanız için size sorular yöneltiyor.Bazı kısımlarda anket doldurur gibi dolduruyorsunuz kitabı.İnteraktif olmasına benden 10 üzerinden 10. (Eğer hoşunuza gider ise birçok psikoloji kitabı var böyle size sorular yöneltip yazılar yazdıran,onlar hakkında da incelemede bulunabilirim.İnsan kimi zaman kendi yazdıklarına hayret ediyor,denemelisiniz.)Hele de günlük yazan nesilden gelenler beni çok iyi anlayacaktır.
"Ben öyle yazmayla uğraşamam Pelin,rahat rahat okurum kitabımı!"dediyseniz,sadece bakış açınızı bile değiştirebileceği için okumanızı öneririm.Kitapla kişisel mi gelişilir diyenlere inat...


30 Haziran 2019

AŞK:ŞİİRLER ARASI


Hep yıldızlar arası olurdu, bu kez şiirler arası.

Sevgili okurlarım,

Son aylarda sıklıkla gönderdiğiniz mesajlar beni daha çok yazmak için cesaretlendirdi, zevklerimizin benzer olduğu insanlarla iletişim kurmamı sağladı.

Yazılarım içinde yüreğime en yakın olanlar müzik konulu olanlar.Org ve gitar ikilisi ile yapmaya çalıştığım bazı uyarlama şarkılar da var,sizlere sunacağım yakın zamanda. 

Mayıs ve Şubat ayı playlistleri olarak paylaştıklarımın anlatmak istedikleri çoktu aslında sizlere.Dinleyip sizinle paylaştığım bütün şarkılar içimdeki şiirlerin bir yudumluk yansımaları sadece.Yazmaya başladığımda sonu gelmeyen, (ya da getirdiğim sonları beğenmediğim) kitaplığımda sessizce duran büyük şairlere ait kitapların arasına sakladığım.Belki de kendileri saklanmak istedikleri için:) Kimi zaman tarihi geçmiş bir hüznün ardından,kimi zaman günün getirdiklerine yazılan.

Demem o ki,tüm bu eserler, bitmeyen şiirlerimin,şiirlerimizin damıtılmış halidir.Şiirlerimizdir aslolan çünkü hiçbir şiir tek bir kişi tarafından yazılmaz.Görünen ve görünmeyen nesneler ordusu kuşatmıştır etraflarını.İçinden mekanlar,insanlar,hayvanlar,kokular…Siz ne isterseniz geçip gider.Bazı nesneler köprü kurar bizim aramızda,bazıları köprüleri yıkar.

''Bir gün konuşuruz uzun uzun...''


   Ve bu yazı bir şarkıya dönüşebilseydi,işte bu şarkı olurdu.Ansızın geçerdi sözleri aklınızın derinlerinden.






Özünde bizi birbirimize bağladı duygular,bu blog mecrasında da olduğu gibi.Şu cümle ile noktayı koymak isterim bu yazıma.


"Bir insan için güzel olanın, daha birçok insan için de güzel olması pek muhtemeldir." - Nurullah Ataç



23 Haziran 2019

BLOGGER'IN NOSTALJİ SAATİ:DEDE EVİ VE TEKNOLOJİ

Değerli okurlar,

Günümüzün çoğunu mavi ekran başında geçirdiğimiz şu günlere gelene kadar maddi manevi değişimler yaşadık insanlık olarak.
Yaşım itibari ile internet ve bilgisayar dünyası ile küçük yaşta tanıştım.Blog serüvenimin yükselen günlerinde sizler için internetin henüz bilinmediği, yapay zeka gibi kavramların duyulmadığı dönemlerde(yapay beyin olarak geçiyor o dönem dergilerinde) ülkemizde basılan teknoloji ve bilim dergilerini araştırdım.İlgimi çeken kısımları fotoğrafladım.Günümüz meseleleri gibi görünenlerin o dönemden yazılıp çizildiğinin küçük kanıtları aslında.
En çok ilgimi çeken sevgi ve özgürlükten makineler uğruna vazgeçilecek mi konusu oldu.Teknoloji ne kadar ilerlese de insanın özünün sevgi olduğunu aktarıyor Sihir ve Gerçek başlıklı yazı.
Kitaplar ve dergiler dede evinden geldi,bizzat orada fotoğraflandı.Haliyle nostaljik. Teknostaljik. Buyrun hazırladığım görsellere o zaman.










22 Haziran 2019

YKS TERCİH 2019 SERİSİ-ELEKTRİK ELEKTRONİK MÜHENDİSLİĞİ

Sevgili takipçilerim,

YKS 2019 Tercih serisinin ikinci yazısı okuduğum bölüm olan Elektrik Elektronik Mühendisliği üzerine tamamen kendi görüşlerimden oluşuyor,birçok yerde bulduğunuz bilgilerden farklı olarak  benim gözlemlerim bunlar-blog ismimizden anlaşıldığı üzere.
İngilizce okuyorum bölümü,ilk senemden bahsedeceğim sizlere.İlk dönem Matematik,Fizik,Elektrik Elektroniğe Giriş,Programlama gibi dersler aldık.Yabancı dil olması kimi öğrenciyi olumlu kimini olumsuz etkiliyor,birçok yerde lisenin devamı olarak kastedilen dersler biraz daha zorlayıcı olabiliyor  İngilizce gördüğünüzde.(Tamamen size ve yabancı dil seviyenize bağlı diyebilirim.)
Aldığım dersler hakkında detaya girmek istiyorum.

Matematik 1(Calculus 1): Lise temelinin üstüne çıkmaya uygun bir dersti.Limit-türev-integral kavramı üzerine biraz daha farklı bakış açıları ile yaklaşmaya çalıştık
Fizik 1-2:Fizik 1 ilk dönemde hareket temelli bir müfredat iken,Fizik 2 ikinci dönemde Elektrik ve Manyetizma konularına girdi. Bölüme ısınma hareketlerini başlattı yavaş yavaş.
Programlama 1-2:Lisede ya da daha öncesinde kodlama ile karşılaşmamış öğrenciler için bambaşka bir alan bu.Matematik,fizik gibi bir yapısı yok.Ben C++ aldım okulumda, üniversiteden üniversiteye değişkenlik gösterebiliyor tabi.Bölümü düşünen kardeşler,ufaktan da olsa YouTube ile başlayıp en azından algoritma mantığını oturturlar ise çok daha rahat edeceklerdir.
EEE Giriş:Temel seviye devreler-devre elemanları hakkında biraz daha bilgi sahibi olalım mümkün ise gelirken,büyük avantaj olur.Daha önceki yazımda bahsettiğim ,linki burada :http://pelindidarkirac.blogspot.com/2018/10/haftann-onerisibilgeis-bilisimle.html 
 Bilgeİş platformunda Temel Elektronik dersi bulunuyor.TAVSİYE!😇

Lineer Cebir:Konsepti farklı,öğrenmesi zevkli.Müfredatından matris-determinat kalkan kardeşler,dikkat.Burda da o konuları ufak bir tekrar ederseniz gerisi gelecektir.

Calculus 2:Calculus 1 konuları liseye benziyordu,burada yeni ufuklara yelken açtık desek yeridir vallahi.Diziler seriler ile başlayıp üç katlı integrallere varan,kimi okulda Calculus 3 ile birleştirilmiş şekilde verilen kompleks bir ders idi. Yıldız sistemi olsaydı buraya 5 verirdim.Çok çalışılacak kategorisine yazın kendisini:)

Bu yazımda tercihini Elektrik Elektronik Mühendisliği yönünde yapacak arkadaşlar için 1.sınıfı kısa bir şekilde değerlendirmek istedim.Umarım memnun kalırsınız.Sorularınız olursa bana ulaşabilirsiniz buradan.
Bilimle kalın!💗

Meslekler hakkında daha fazlası  ve zengin içerikler için: https://tazemuhendis.net/




YKS TERCİH 2019 SERİSİ- NÜKLEER ENERJİ MÜHENDİSLİĞİ

Sevgili Pelin'in Gözlem Evi okurları,

Bugün yepyeni bir içerik karşınızdayım. Malum YKS 2019 geçtiğimiz hafta gerçekleşti.Öğrenciler yeni bir sürece girmiş bulunmaktalar.Henüz tercih dönemi gelmeden,siz takipçilerim için erkenden incelemek istediğim bölümler,keşfedilecek meslekler var.Öyleyse başlayalım.
Serinin ilk yazısı  Nükleer Enerji Mühendisliği öğrencisi takipçimiz Batuhan Bey'in katkıları ve araştırmaları ile ortaya çıktı.Kendisine teşekkürlerimi sunuyorum.
Nükleer Enerji Mühendisi tanımı,atom çekirdeğinin çeşitli süreçler sonunda parçalanması ile ilgili enerjinin kontrollü bir şekilde geliştirilmesi,kullanılacak birim tasarımlarının yapılması ve işletmelerde kullanılır hale getirilmesini yürüten kişi şeklinde yapılmış kaynaklarımızda.Reaktörlerin tasarımı,işletilmesi,değerlendirilmesi,yeni teknolojilerin ortaya çıkarılması üzerine birçok alanları mevcut.Diğer mühendislik dallarında olduğu gibi bu meslekte de bilgisayar,test laboratuvarları,ölçme cihazları,teknik çizim malzemeleri kullanılmakta eğitim sürecinde.
Yine mühendislik eğitimin gerektirdiği,genel yetenek,bilimsel merak,dikkat gibi unsurlar ön planda.Meslek eğitimine girmek için bildiğiniz gibi YKS sürecinden geçiliyor,SAY ağırlıklı puan ile tercih ediliyor.Eğitim süresi 4 yıl,başlıca dersleri ise Matematik(İngilizce okuyanlar için genelde Calculus ismiyle geçiyor),Fizik,Programlama,Termodinamik,Nükleer Fizik...
Mezuniyet sonrasında araştırma geliştirme laboratuvarları,tıbbi laboratuvarlar,TÜBİTAK,Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ve TEAŞ iş olanaklarından bazıları, bunun yanı sıra yurt dışında çalışma imkanları da bulunmakta.
Serimiz ilerleyen dönemde sizlerden gelen meslek tanıtım istekleri ile devam edecek...Yolunuz açık olsun.


Meslekler hakkında daha fazlası ve zengin içerikler için:https://tazemuhendis.net/








5 Haziran 2019

KİTAP İNCELEMESİ:GELECEĞİ DEĞİŞTİREN DOKUZ ALGORİTMA


Çok sevdiğim Pelin’in Gözlem Evi okurları, yeni  nesil yazılara geçmeden yine bir seriyi devam ettirmek için kitap incelemesi  yazmak istedim.Hem uzun zamandır bitiremiyordum inceleyeceğim kitabı, sonlara  doğru öyle bir hızlandım ki saatler içinde bitti… J
Seçtiğimiz kitabımız Geleceği Değiştiren Dokuz Algoritma. Tübitak Popüler Bilim Kitaplarından.Sade bir kapak tasarımı,içeriğinin de sade olacağı vaadinde bulunan bir giriş kısmı var. Girişte dokuz temel bilgisayar algoritmasının ardındaki incelikleri çarpıcı örneklerle ve herkesin anlayabileceği bir dille açıklayan bir başucu kitabı deniyor. Kitabı okudukça herkesin rahatlıkla anlayacağı bir üslup ile yazılmadığını görüyoruz. Yazılım hakkında temel fikirleri verdikten sonra işlenen örnekleri anlayabilmek için veri tabanları,sayısal imzalar,sıkıştırma,kuantum bilgisayarlar gibi birçok terim ve konu hakkında bilgi sahibi olmak gerekiyor.Açıkçası okurken farklı kaynaklara başvurdum,işin iyi tarafı kaynaklar da yazar tarafından verilmiş çoğu sayfada.(Özellikle son kısımdaki video önerileri muazzamdı.)
Kitap 11 bölümden oluşuyor.Bölümlerden en çok sevdiğim ise ‘Hesaplanabilir Olan Nedir?’ oldu. Bu bölümde bilgisayardaki çökme(crash) olayının neden tam anlamıyla çözülemeyeceği,mükemmel yazılım ve programların neden var olamayacağı matematik ve mantık açısından açıklanıyor.Uzun lafın kısası,konuya ilgisi olanların okuyabileceği,olmayanların alternatiflerine gidebileceği biraz karmaşık bir eserdi. Etkileyici kısımlardan birkaç kare paylaşıyorum:






31 Mayıs 2019

HAFTANIN ÖNERİSİ:TURKCELL GELECEĞİ YAZANLAR
Sevgili Pelin'in Gözlem Evi okuyucuları,haftanın önerisi serisinin 3.'sü olan paylaşımıma tıklamış bulunmaktasınız.Öneri serisinde sizler için seçtiğim faydalı siteleri konu alıyorum,genellikle eğitim programları içeriyorlar ve bilgilendirme amaçlı oluyorlar. Bu hafta önerimiz, Turkcell Geleceği Yazanlar Platformu.Kullanan arkadaşlarımdan duyduğuma göre 2013'te başlamış proje.(Evet biraz geç kalmışız doğrudur,geç olsun güç olmasın diyoruz).Sitemiz C#, iOS,Web Programlama,Oyun Geliştirme,Android gibi başlıklar ve bunların eğitimlerini içeren alt başlıklardan oluşuyor. Kendi alanıma faydası olacağını düşündüğüm için Arduino 101-Başlangıç Seviyesi dersine bugün başladım. Sizler de bu platforma kaydolarak ücretsiz derslerden faydalanabilirsiniz.Üye olup eğitimlere başlayan arkadaşlar,yorum olarak ya da Instagram üzerinden bana ulaşabilirler,beraber kurs da alabiliriz. Hepinize kolaylıklar diliyorum, yeni bir öneri haftasında görüşmek üzere.



Linki buraya bırakıyorum...: https://gelecegiyazanlar.turkcell.com.tr/


6 Mayıs 2019

Pelin'in Gözlem Evi Mayıs 2019 Playlisti 💖





Sevgili takipçilerim,
Bahar aylarını tamamlayıp yaza giriş yapacağımız şu günlere uygun yeni bir playlist geldi sizler için. Şubat ayında olduğu gibi yine 10 şarkıdan oluşuyor. (Şubat ayı listesine olan ilginizden dolayı teşekkürlerimi sunuyorum.) Buyrun listemize...

1-)Fetty Wap-Trap Queen(Crankdat Remix)

Son dönemde ülkemizde de oldukça popüler bir tarz olan T-Rap yükselişinin öncülerinden Fetty Wap.Bu tarzla ilgilenenlerin çoktan dinlediğini,ilgilenmeyenlerin de başlaması gereken yer olduğunu düşündüğüm şarkı.
Baslar muazzam.

2-) The Weeknd-Try Me 

2018 çıkışlı,sözleri The Weeknd'den duymaya alışkın olduğumuz cinsten. ''Baby-girl remind me'' kısmı ile dinleyiciyi yakalamayı başarıyor.


3-)Sobhhi-Twisted 

Şubat ayı listemize ''Pull Up On You'' ile giren sanatçımız Sobhhi, Mayıs ayında ''Twisted'' ile karşımıza çıkıyor.Bu sefer bir öncekinden daha iddialı bir altyapısı var,izlenme bakımından da çok daha üst sıralarda yer alıyor. Chill sevenlere.


4-)Dave-Funky Friday (ft.Fredo)

Defalarca radyoda dinleyip,bambaşka sözlere sahip olduğunu düşündüğüm parça. Muhteşem bir aksan ve ''Türkler burda mı?'' yorumları eşliğinde.😆



5-)Sammy K-Still Winnin Still Ballin 

Instagram NBA sayfası tarafından paylaşılan,iyi ki paylaşıldı dedirten single. Sanatçımız oldukça mütevazı,şimdilik tüm yorumlara teker teker cevap veriyor. İlerleyen zamanda yükselecek gibi duruyor.


6-)ZAYN-BoRdErSz 

Listemin olmazsa olmazı,Zayn. Bir önceki albümü olan Mind Of Mine'dan en sevdiğim şarkı diyebilirim.Her şarkının içerisindeki uyum ve albüm hikayesi beni en çok etkileyen yanı. Unutmadan,tizler.


7-)KALEO-Vor i Vaglaskogi

Rock grubu Kaleo'dan.''Walk on the Water'' da dinleyin derim aynı gruba ait.


8-)will.i.am,Cody Wise-It's My Birthday 




Hafif nostaljik bir beat var arkada.Şu aralar kodlama sektörüne girmiş olan will.i.am ile Cody'nin 2014'te çıkardığı single.Eğlenceli klibi ile, doğum günü yaklaşan Boğalara ve İkizlere hediyem olsun.


9-)Aytaç Doğan-Aşk ve İstanbul 

Listemizin bütününe aykırı gibi görünen, o aykırılığıyla da  hepsini yerle bir edecek duygusal yoğunluğa sahip Aytaç Doğan şaheseri.


10-)Yiruma-River Flows in You

Yiruma klasiği gitarla yorumlanmış.Enstrümantal müzik sevenlere ilaç gibi gelecek.

3 Mayıs 2019

Işıkla Heyecanlı Bir Yolculuk: Li-Fi

Değerli takipçilerim,

Bu ay içerisinde katıldığım bir konferansta dikkatimi çeken, hakkında araştırma yapmak istediğim yeni bir konu seçtim sizler için:Li-Fi. Temelde Wi-Fi ile aynı özelliklere sahip olan bu teknoloji, ek olarak birçok cazip özelliği de barındırıyor. Hadi gelin Li-Fi'a daha yakından bakmak için ışıkla heyecanlı bir yolculuğa çıkalım.


Yıllardır hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olan Wi-Fi, internet bağlantımızı radyo sinyalleri ile iletiyor. Wi-Fi dünyanın internet ileticilerinin neredeyse yarısını taşıyor. İnsanlar daha çok online olmaya başladıkça ve nesnelerin interneti (IOT) büyüdükçe, gelecek yıllarda bu oranın artması bekleniyor.Tam da burda Li-Fi fikri devreye girmiş durumda.Çünkü Li-Fi teknolojisinin mucidi olan  Prof. Harald Haas dahil olmak üzere bazı uzmanlar bunun Wi-Fi ağlarının ağır talep altında yavaşlamasına sebep olacak olan spektrum çatlağına neden olacağından endişeleniyorlar.Radyo dalgalarının yeterli olmadığı yeni bir düşünce değil, sürekli karşılaştığımız kesintiler ve hız problemleri de bunu doğruluyor zaten.Peki Li-Fi  nasıl çalışıyor?

Li-Fi teknolojisi  radyo dalgaları yerine ışık(LED) ile iletim mantığına dayanıyor. En son TED konuşmasında mucit Haas bir mağazadan aldığı LED ampul aracılığıyla güneş pilinden dizüstü bilgisayara video aktarabilen Li-Fi prototiplerinden birini gösterdi.Tıpkı bu prototipte olduğu gibi Li-Fi  interneti tepe ileticiler ve çatı güneş panelleri kullanarak uzak konumlara taşıma aracı olarak kullanabilir. LED sokak ışıkları bile dış mekan Li-Fi ağını kullanmanın bir şekli haline gelerek şehir içinde yürürken internete bağlı kalmayı mümkün kılabilir.Haas diyor ki; ‘’Akkor ampuller sadece ışığı iletir. Yirmi yıl içinde LED ampuller yüzlerce uygulamayı iletecek’’.
Şimdilik bütün bunların çalışma aşamasında olduğunu biliyoruz fakat ilerleyen dönemde hızla hayatımıza girebilecek potansiyelleri barındırıyorlar.Bu ve benzeri  gelişmekte olan teknolojileri merak ediyorsanız sizlere önerim: ’’ The Emerging 30 Technologies’’ başlığı ile araştırma yapmanız. Bilimli günler.










22 Mart 2019

Ben Seni Arkadaş Olarak Görüyorum Bilim💣💔
Değerli takipçilerim,
Kimi zaman yeryüzünün güzide hadiselerinden,kimi zaman gökyüzünün ulaşılmaz sonsuzluğundan bahsettiğim Blog mecrasında,uzun zamandır yazmayı ertelediğim paradoksların şahı Fermi'den söz etmenin vakti geldi.Tam adı Fermi Paradoksu-ya da Problemi (Büyük Sessizlik).İtalyan Fizikçi Enrico Fermi tarafından ortaya atılan bu paradoks,temelde Dünya dışı yaşam ve uygarlıklar arası etkileşim ilişkisini konu alıyor.Galaksimizde zeki uygarlıkların var olduğunu (evrenin yaşlılığı ve boyutunun büyüklüğüne kıyasla) fakat iletişimin gözlemlenebilir olmayışının tutarsızlık(paradoks) yarattığı esasına dayanıyor.Neredeler,kim nere ile ne zaman iletişim kuracak, kolonize çalışmaları başlayacak mı,evrende tek miyiz... gibi birçok soruyu da barındırıyor bu paradoks. Hatta konuyu çözümlemek adına integrallerin havada uçuştuğu formüller ve acizliğimizi ortaya koyduğu düşünülen Drake Denklemleri bile elde edilmiş.Ne ala...Bilime saygımız sonsuz.

Ancak...Bugün olaya farklı bir boyuttan bakmak istedim.
Olasılıkların ölçülemez olduğu,olguların ve anlatıların zaman zaman geçerliliğini yitirdiği uçsuz bucaksız evrende, ''zeka'' dediğimiz kuvveti(kimi zaman da zayıflığı) hücrelerinde barındıran insanın, böyle derin konular üzerinde çalışması doğal bir sonuçtur.Fakat daha doğal olmasını arzu ettiğim, evrenden ziyade kendi yalnızlıklarımızı çözümlememizdir.Zira ne zaman bu paradoksu okusam farklı düşüncelerle meşgul olmaya başlarım.
Bana göre galaksimiz dışındaki hayatlara dokunmaya çalışırken kendimize sorduğumuz; yanı başımızdaki hayatlara dokunup dokunamadığımızdır aslında.Yeni bir komşu ararken başka bir galakside, hiç selam vermediğimiz komşularımızla karşılaştığımızı hatırlarız her sabah. Ya da ''Kolonize edilecek miyiz?'' sorusu,içimizde gizli saklı kolonize ettiğimiz başkalarını hatırlatır,bizi biz olmaktan çıkaran kimi zaman.

Temel sorulara cevaplar verilmiştir paradoksta bilimin ışığında.Neden uzaylılarla iletişim kuramadık sorusunun cevabı bellidir Fermi'ye göre: Bize çok uzak olabilirler,uzayı yeterince tanımamış veya dinlememiş olabiliriz. Tıpkı yaklaşmak isterken koşar adımlarla uzaklaştırdığımız insanlara yaptığımız gibi,onları da tanımamış ve dinlememişizdir.
Yeterince gelişmeden başka uygarlıklar tarafından yok ediliyor da olabilir bu dünya dışı arkadaşlar. Bu da neyi anımsatır bilirsiniz, yarım kalan her şey, söylen(e)memiş bütün sözler yeryüzündeki.Dilden firar edecekken kalplerde sandıklara saklananlar.Sizin büyüttüklerinizi de kimi zaman daha büyükleri yutar götürür.Uygarlıkların birbirini yuttuğu gibi.

Tüm bu benzetmelerin özünde, evren bütünüyle ruhun aynasıdır kanaatimce. İnsan beden galaksisinin dışında ne aradıysa ve ne arayacaksa, yine kendi içine dönüp bakmaya zorunlu hale gelmiştir. Bugün Fermi'nin hatırlattığını başka bir gün başka bir paradoks hatırlatır.Olasılıklar denizi her gün yenilenir dalgalarıyla. Fiziksel,biyolojik ve mühendislik zorluk dediğimiz ne varsa; kalple çözülecektir.Şimdi başlayalım,yıldızlararası yolculuklarımıza kalpler arası yolculukları da ekleyelim yeter ki.







Kaynak:https://www.kozmikanafor.com/fermi-paradoksu-komsularimiz-nerede/
https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0016328717303907
http://bilimvesaire.com/2018/02/bilim/yeryuzunde-dunya-disi-varliklar-gozlemlenmemesine-ait-bir-aciklama/

Blimsel referanslar hariç tüm kısımlar tarafıma aittir.