21 Ekim 2018

EDEBİ DÖNÜŞÜM




 Merhaba,sevgili okurlar.Bu yazımda hazcı yaklaşımlarla ve doğrulukla yoğrulmuş edebiyat felsefesinin değişimine ufak bir yolculuğa çıkacağız.
İlk  yolculuklar 10.yüzyılda başladı edebiyatın kalbine. Akıl ve duyguyu bir arada bulunduran yegane canlı olan insan,hayallerini,duygu ve düşüncelerini estetik bir forma dönüştürmek istiyordu. Bu dönüştürme faaliyetleri,Latince’de mektup manasına gelen  ‘’litteratura’’ ile isimlendirildi. İsimlendirmenin ardından eserler günden güne arttı,dağıtım faaliyetlerinin de yardımıyla değinilen konular çeşitlendi,edebiyat dallara ayrıldı. Dallara ayrılma konusundaki fikrimi soracak olursanız,bu genişlemenin bize verdiğiniz en güzel armağanın lirik şiir olduğunu söylerim şüphesiz. İlhamın yıldız yıldız parladığı gecelerde, kilitli sandıklardan çıkarmak için duyguları; mükemmel bir yoldu lirik şiir. İlk dönemlerinden günümüze kadar yeryüzünden nice betimlemeler,nice mecazlar geçti.
Nitekim 19. ve 20. yüzyılın bu tatlı çağlarının,saflığının sonu;21.yüzyılın sanal ortamı ve medyatik yazarlığına evrildi. Zamanla şiir de şair de dünyaya ağır gelen varlıklar olmaya başladı. Estetikten yoksun,düşünsel açıdan zevk vermeyen,yalnızca maddi maksatlarla yazılan kitaplar doldurdu çevremizi.Sağlam ve değişmez sandığımız kurgucu anlayış yerini  kâr oyunlarına,popüler kültürün esirliğine bıraktı.Bütün bunların farkında olmasını ve seçiciliğini korumasını temenni ettiğim sevgili okurlarıma Victor Hugo’dan bir sözle seslenmek istiyorum: ‘’Karnı aç olandan çok kalbi aç olana acırım.’’ Edebiyatla kalın.

Pelin KIRAÇ
Previous Post
Next Post

post written by:

0 yorum: