7 Haziran 2020

RÖPORTAJ:DİYETİSYEN GÖZÜNDEN

Değerli okurlar,

Yeni Nesil İçerik serisinden keyifli bir röportaj ile selamlıyorum sizi.


P:Merhaba Ayşe Nur Hanım. Dilerseniz sizi tanıyalım öncelikle. 

A:Merhabalar, ben Ayşe Nur Kayalık. Liseyi ATO Anadolu Lisesi'nde okudum. 2016 yılında mezun oldum.Üniversiteye girişim 2018 yılında oldu, şu an 2.sınıf Beslenme ve Diyetetik öğrencisiyim. 


P:Çok güzel.Bölümü tercih etmenizin sebepleri neler?

A:Bölümü tercih etmemdeki sebep aslında yemek yemeyi çok sevmem:) ve sağlıklı beslenme üzerine çok düşünmem oldu.İşimde çok başarılı olacağımı düşünüp bu mesleği seçtim.Aslında başka çok güzel meslekler de vardı puanımın tuttuğu.Fakat tercihim bu yönde oldu.Beslenme hayatımızın her alanında var, o yüzden ben de bu konuya her zaman çok meraklıydım.


P:Peki sağlıklı beslenme sizin için ne ifade ediyor?

A:Sağlıklı beslenme,özgürlüğü ifade ediyor benim için.Şöyle ki aslında vücudunuza zarar vermeyecek şekilde istediğiniz besinleri yiyorsunuz. ölçülü bir şekilde veya benzer tadları.


P:Mutfakla aranız nasıl?

A:Mutfakla aram gayet iyi.Tabi evde olduğumuz zamanlar yemekleri annem yapıyor:) ama ben de tarifler geliştirmeye çalışıyorum.Yeni şeyler yapmayı çok seviyorum,insanların yemekler hakkında kafasındaki yasakları kaldırmak amacım.


P:Bu alana yenilikler getirmek istiyorsunuz öyleyse.YKS yaklaşıyor,tercih etmek isteyen arkadaşlarımıza tavsiyeleriniz var mı?

A:Tercih edecek arkadaşlara tabi ki tavsiyelerim var.Öncelikle ben büyük paralar kazanacağım diyerek bu mesleği seçmesinler.Bütün meslekler için böyle aslında, gerçekten yapabilir miyim? sorusuna odaklansınlar.Ben mezun olduktan sonra beni neler bekliyor? İş olanaklarım neler? Ben burda mutlu olabilir miyim? Mutlu olmak.. Aslında en önemlisi bu. Gerçekten üniversiteye gelince anlayacaklar:)Sadece mutlu olmak, sonrası zaten çorap söküğü gibi geliyor.Bu mesleği severseniz ve yapmaktan mutlu olursanız bir şekilde para kazanılıyor ve aradığınız yollar çıkıyor önünüze.


P:Son olarak,hangi alanda uzmanlaşmak istiyorsunuz, hedefleriniz neler? 

A:Uzmanlaşmak istediğim alan Sporcu Beslenmesi.Spora ve mücadeleye aşık birisi olarak hedefim genç yaşlı demeden herkesin spor yapabilmesi.Özellikle çocukların küçükken spora başlatılabilmesi.Benden küçüklerime en büyük tavsiye,bu iki şeyi asla bırakmasınlar: Spor ve sanat.Mutlaka bir spor dalıyla ilgilensinler ve en azından bir enstrüman çalsınlar. 


Bu güzel röportaj için Sevgili Ayşe Nur KAYALIK'a teşekkür ediyor,kariyerinde ve hayat yolculuğunda başarılar diliyorum.Sağlıkla kalın.




30 Mayıs 2020

KONUK YAZAR: GÖNÜLGÖREN

Sevgili Pelin'in Gözlem Evi Okurları,

Yaşam Öyküleri Serisi ilk yazısı ile karşınızda.


Köyün güney tarafındaki en yüksek tepeden baş aşağı kendini bırakan rüzgar biraz aşağıdaki kaş kayalıklarını sıyırarak geçti. Ardından elma bahçesinin mis gibi polen kokusunu genzine çekerek amber yüküyle, köyün kırmızı kiremitli çatılarına ulaştı.

Usulca bir ürperti aldı Fatma’yı. Hafifçe irkildi. Geriye yaslanacak gibi olduysa da vazgeçti. Buğulu yeşile çalan gözlerinin nemlendiğini hissetti. Ne zaman elma kokusu esintisi gelse burnuna çocukluğunun en derin pembeliklerinde kaybolurdu. Kıpkırmızı elmalar, ceviz ağaçlarının gölgesi, altın rengi  kayısı ağaçları, akşam üstü ardı sıra geçişen koyun sürüleri ve analarının peşinden koşan ağzı süt kokulu kuzular, minik kulaklı oğlaklar, en arkada asık suratlı ve mahmurluğu ile yürüyen büyük kangal köpekler. Kaş kayalıklarından yuvarlanırcasına aşağıya koşuşmalar, bir masal gibi gözünün önünden geçerdi. Köyün berrak ve çivit mavisi gökyüzünü, güneşin sarısını, yemyeşil ağaçları, otları, gönül kırmızısı uğur böceklerini görmeyeli çok zaman olmuştu. Ama hepsinin renkleri şimdi yüreğindeydi. Öyle işlemişti ki kalbine, yaptığı el işlemeleri, oyalar sanki onlarca göz tarafından yapılmış gibiydiler.

Yorgundur Anadolu insanı. Hele bir de ekilecek alanın az olduğu yerlerde bu yaşam kavgası daha da zorlaşır. İşte böyle bir kavganın ortasında Fatma daha küçük yaştayken ateşli bir hastalık geçirmiş ve imkansızlıklar nedeniyle tüm renklere veda etmek zorunda kalmıştı.

Fatma sırtını duvara verdi. Tahmin ettiği gibi ayaklarını ileriye uzatınca ayakları balkonun ince demirlerine değmişti. Demirin ürperten soğukluğunu hissetti parmak uçlarında. Aşağıda bahçedeki asma çardağından gelen neşeli kuş seslerine bakılırsa serçeler üzümleri büyük bir iştahla gagalıyorlardı.

Sokaktan girince etrafı ağaç dallarıyla çevrilmiş bir bahçeyle buluşuyordu evleri. Girişin hemen solunda küçük sebzelerini ektikleri kısım vardı. Sağ taraftaki asma çardağı gelen misafirleri gölgesiyle selamlıyordu. İki katlı taş örme evde anne ve babası ile birlikte yaşıyorlardı. Duran Ağa derlerdi babasına. Ayşe Ana evin anasıydı. Babasının ağalığı zenginliğinden değil adamlığındandı. Seksen bir yaşındaydı. Çocukluğundan beri hiç durmadan çalışıyordu. Sürekli uzaklara bakan çakır gözleri, kırmızıya çalan, sert rüzgarlarla yer yer damarları çıkan yüzü, çektiği sıkıntıların derin çizgileriyle doluydu. Uzun boyuyla her zaman dimdik yürür gerektiği kadar konuşurdu. İlerleyen yaşına rağmen bir kenarda oturmuyor ancak eskisi gibi çalışamadığına da  üzülüyordu.

Fatma babasının sesiyle irkildi,

-        -Fatma Kızım ben geldim neredesin?

-        -Buradayım baba, arka balkondayım.  Dedi yüksek sesle. Kuş seslerine dalmıştı. Yoksa babasını ayak seslerinden tanır geldiğini her zaman duyardı.

 

-       -Nasılsın bakalım Fatmam?

-      - İyiyim Baba.

 

Yerinden kalkmış arka balkonun ara kapısından holün duvarlarına tutunarak yavaşça ön sahanlık girişine gelmişti. Babası usulca ellerinden tuttu. Yanaklarından öptü, kokladı. Kırk yaşlarındaki Fatma’nın Duran Ağa için küçük bir çocuktan farkı yoktu. Her gelişinde öper, sarılırdı.

-          -Anan nerde yavrum?

-         - Komşuya kadar gitti baba birazdan gelir.

-          -Tamam kızım sen rahatına bak, ben odaya geçiyorum.

-        - Peki babacığım.

 

Fatma geldiği gibi usulca duvarlara tutunarak çeşmeye doğru yürümeye başladı. Namaz vakti yaklaştığı için belli ki abdestini alacaktı. Duran Ağa bir süre baktı kızının ardından. İstemsizce boynunu bir yana büktü. Kasketini çıkardı. Büyük odanın en köşesindeki mindere usulca oturdu.

Köyün kayalıklarını yoklayarak gelen rüzgar şimdi geri dönmeye hazırlanırken Fatma ellerini havaya açmış duasına çoktan başlamıştı bile.   

19 Mayıs 2020

BİLDİĞİMİZİ ZANNETTİKLERİMİZ:LINKEDIN YETENEK SINAVLARI
Sevgili Okurlarım, 
Bu güzide bayram gününde sizler için faydalı olacağını düşündüğüm yeni içerik ile karşınızdayım.
Konumuz ünlü bir websitesi olan LinkedIn. Birçoğumuz adını üniversitedeki konferanslarda duydu, ardından kendine ait bir profil açtı ve bağlantılarını genişletmeye başladı. Profesyonel dünya ile aramıza köprüler kuran bu sitenin, biraz kıyıda köşe kalmış fakat bana göre en iyi kısmını sizlere tanıtmak istiyorum:
Yetenek Sınavı.

LinkedIn hesabınızı açtınız ve bağlantılarınızı oluşturmaya başladınız. Profilinizi düzenleme esnasında sizden eğitim, lisanslar ve sertifikalar, başarılar, yetenek ve onaylar gibi çeşitli alanlarda bilgi girişi isteniyor.
Yetenek ve onaylar kısmına gelip ilgilendiğiniz alanları seçiyorsunuz. Örneğin ben Java ve SQL seçtim. Bu yeteneklerinizi bağlantılarınız ya da gizlilik durumunuza göre dışarıdan gelen kullanıcılar onaylayabiliyor-yani yeteneğinize tanık olanlar. Peki yeteneğin LinkedIn tarafından onaylanmasını istiyorsak? 
Bu durumda Yetenek ve Onaylar kısmının altındaki Yetenek Sınavı Yap sekmesine geliyoruz. Belli bir süre içinde konu hakkında gayet kapsamlı sorularla mini bir sınav oluyoruz. Ve konu hakkında yepyeni bilgiler edinmiş oluyoruz. Girdiğim sınavlar bana zor geldi,açıkça belirteyim. Java kısmından bir türlü geçemedim. Geçemediğiniz takdirde bir sonraki sınavınıza girmek için 3 ay beklemeniz gerekmekte. 
Sizler de üyelik ardından sınavlarınızı yapıp sonuçları benle paylaşabilirsiniz.    
Bol bol bilgili günler. 🌞
Başlık ekle

11 Mayıs 2020

KONUK YAZAR:BEN BİLMEM YAŞIM BİLİR
Sevgili Pelin'in Gözlem Evi Okurları,
Bilim,sanat,kitap incelemesi,müzik listeleri derken sizinle güzel bir yol aldık.Özledim,özlettim biliyorum.
Bugün sizlere sunacağım yazı,bir takipçime ait. Konuk yazarımız sizi geçmişe götürecek, sevgi dolu bir yolculuğa çıkaracak.
Kelimeler arasında kaybolmanız ve kendinizi en çok istediğiniz yerde bulmanız dileğiyle,keyifli okumalar.


     Lise öğrencisi iken gittiğim üniversite hazırlık kursunun edebiyat sınavı test sorularından birisinin cevap şıkları arasında ‘ gençliğin avantajlarından birisi de hayatta yapılan yanlışları değiştirmeye yönelik önünde yeterince zaman olduğu ‘şeklindeydi.
      Edebiyatımızın büyük ustalarından Ömer Seyfettin’in orta okul yıllarımda okuduğum ‘İlk Düşen Ak’ isimli öyküsünde, saçlarına düşen ilk beyaz tel ile ilgili dünyalar dolusu şeyler yazmıştı. Saçlarımın henüz zümrüt siyah ve gür olduğu dönemlerde karşıma çıkan bu satırlar bana çok uzak geldiği gibi, biraz da sıkılmış kendimi hiç yazarın yerine koymak istememiştim.
      Ergenlik döneminde insana ilerleyen yaşlar Kaf Dağı’nın ardında gibi ulaşılmaz geliyor. ‘Otuz Beş Yaş ‘ şiirini ilk dinlediğimde bu yaşın neredeyse masallardaki devlerin yaşı kadar büyük bir yaş olduğunu düşünmüştüm. İnsan bu kadar yaşadığında daha yaşayacak bir o kadar zamanı olacaktı. Ne kadar uzun bir süreydi bu.
      1980’lerin ilk yarısında dönemin en popüler araçlarından olan yeni boyalı, sis lambalı ,lastikleri beyaz yanaklı Murat 124 ‘le Gazi Paşa Bulvarı'nda  gezmek. Trafiğin günümüzdeki gibi keşmekeş olmadığı, gelip geçenlerin plakayla bilindiği bir ortamda amfileri güçlü müzik setleriyle dönemin popüler şarkılarını topyekün dinlemek. Babadan kaçırılan kontak anahtarı ile istisnasız, her akşam Adnan Menderes Bulvarı'nda turlamak. Kafa da bir yığın jöle, altta  taşlanmış şarlo kot pantolon, ayakta espadril ile dolaşmak. Sulardaki yazlık sinemaların saray tahtından rahat tahta sandalyelerine kurularak, dışarıdan aldığımız şırdana ilaveten üzerine buz gibi kovadan çıkmış gazoz içmek. Gençlik filmlerini binbir hayalle izlemek. Şartları ve maliyeti az olmalarına rağmen büyük mutluluk duyduğumuz şeylerdi bunlar. Yakın zamanda yazmış olduğum ;
GÖKYÜZÜ PEMBEYMİŞ
BULUTLAR GÖKYÜZÜNE TIRMANMIŞ
AY DEDE YILDIZLARLA KOL KOLAYMIŞ
KİME NE?
BOZMAYIN KEYFİMİ!
ZATEN BAŞKA NE ZAMAN BÖYLE GÖREBİLİRİM Kİ ONLARI?

    Dizeleri o yaşlarımın masumiyetine bir göndermedir aslında.
        Kabul etmek gerekir ki  günümüzde gençlerimizin yaşam alanları daha kısıtlı.Özellikle gelecekle ilgili kaygıları eski dönemlere göre çok daha fazla ve derinden. İçinde bulundukları sosyal ve ekonomik yaşam şartlarının zorluğu ve  belirsizliği de ileriye dönük planlarını daha garantiye alacak şekilde düşünmeye, çalışmaya itiyor. Bir yerlere koşturmaktan etraflarına bakacak, soluklanacak zamanları yok kimi zaman.
       Aynı zamanda ergenlik dönemlerini de yaşıyorlar. Hani o bizimde zamanında yaşadığımız ama  çoğu zaman unuttuğumuz zamanlarımız.
       Gençler bizim yarınımız, umutlarımız, evlatlarımız. Onları çok sevelim ama önce anlayalım. Asla ama asla onlara  ilgisiz ve sevgisiz kalmayalım. Bırakalım bazen her şeyi onlar değil yaşları bilsin.
       Gençlerimizin neşe dolu cıvıltılarını her daim yaşamak  ve yaşatmak dileğiyle sevgi ve saygılarımla.
K.S

13 Aralık 2019

BİLETLER BİZDEN:UZAYA TAŞINMAK
Sayın yolcularımız,
Aracımız Venüs-Mars kavuşumundan sonra mola vermeyecektir. Yıldız enerjili pil şarj cihazı ve paket gıda müessesemizin ikramıdır. İyi yolculuklar dileriz.

Değerli takipçiler,
Girişi etkileyici yapmak isterken bir baktım teatral oldu, hayır diyemedim kendime yazdım gitti. Tahmin edersiniz ki konu uzay, anlamlandırmaya nerden başlayacağımıza karar vermenin pek de kolay olmadığı devasa gerçeklik. Nerden ele alıyoruz? Şimdiye kadar değinilmiş yaşam şartlarından,yapılan araştırmalardan ve nereye varacağımızın tahminlerinden. Tekniğe dalmadan, biraz sanat biraz bilim,bu mecrada her zaman olduğu gibi. Hazırsanız başlıyoruz.

Gökyüzüne olan ilgisi doğuştan insanlığın.Hatta kendi doğuşundan.İlk gözlemlerin Babil İmparatorluğu ve Orta Asya toplulukları tarafından yapıldığına dair çeşitli kaynaklar var elimizde,dönemin toplulukları sıklıkla ilgilenmiş astronomi ile ve kendi kültürünü dahil etmiş bu konuya.Oluşturdukları yer merkezli gök sistemleri,ilerleyen çağlarda yerini Güneş'in merkezde olduğu,doğrulanabilirliği yüksek sistemlere bırakmış.Henüz ziyaret etme çabası yokken,anlamaktan çok ziyaretçi olma çabasının ön planda günümüze gelinmiş nihayetinde.Peki ya misafir değil de ev sahibi olmak istersek?

 En başarılı ev sahiplerinden biri olan  (1998'den beri) Uluslararası Uzay İstasyonunu inceleyelim sizle beraber.İlk modül 1998'de atıldı,inşa süreci 2011'e kadar sürdü. İçerisinde bilim laboratuvarları ve çeşitli yaşam alanları bulunuyor.Kendisi şimdiye kadar insanlığın inşa ettiği en pahalı tesisler sıralamasındaymış.Kaynaklara bakılırsa her gün onlarca çalışma konuları oluyor,ev sahibi olmak öyle kolay değil,hele de ilkseniz.Bir takım problemler de cabası:Yapılan son araştırmalara göre Dünya'ya bu kadar yakın olsanız bile DNA hasarına uğrayabiliyorsunuz.2019'umuzun gözde konularından olan Elon Musk Mars kolonisi gibi zorlu görevlerin gerektirdiklerini sizler düşünün,enerji ihtiyacı,araç çeşitliliği ve verimi,astronotların duygusal durumları,zaman karmaşası(devasa bir jet-lag) ve geliştirilmesi gereken otonom teknolojiler.(Marslı,Yıldızlararası,Ay'da İlk İnsan,Apollo 13,Beşinci Element filmlerinde bütün bu öğeler mevcut,özenle seçilmiş önerilerimdir.)


Musk'ın bahsettiği mekanı değiştirmeden kolonileşme dışında, "değiştirip gitme" çabaları da var, dünyalaştırma ile. Bu da devasa bir teknoloji gerektiriyor,şartlar sağlanırsa elinizde ikinci bir dünya olacağı vaadiyle. Meraklıları için güzel bir videoyu buraya bırakıyorum: https://www.youtube.com/watch?v=wkkBR-W4XA8


Projeler büyük.Değinemediğimiz oncası araştırmalarınızı bekliyor.Kimi 10 yılda,kimi 100 yılda tamamlanacak deniyor,duyar mıyız giriş anonsumu,kim bilir? :)  Bütün bunlar ne zaman yaşanır,ben de bilmiyorum.Mümkün olduğu zamana denk gelirse ömürler,biz de gidebilirsek biletleri denkleştirip, ben orda da şiirler yazarım sana. Gözlerin öte gezegenlerin yıldızı olur bu sefer. Başka gezegenlerin sabahlarına karşı göz kapaklarına iner dizeler, gün yine senin vaktinde doğar. Çıkmaz Gökyolları'na yeni sokaklar çizdirir yüzün.Uydular döner turuncu rüyalarının ardından.Senin aydınlığın Ay'da bile uyanık tutar düşleri.

Sevgiyle kalın.



16 Kasım 2019

KİTAP İNCELEMESİ: İNSAN MÜHENDİSLİĞİ
Pelin'in Gözlem Evi Okurları,
Sınav haftamın bitişini kutlar nitelikte,tatlı bir yazı ile karşınızdayım. Şahsen yazmayı en sevdiğim bölümlerden biri bu,kitap incelemeleri. Tarzımız değişmedi,yaşam ve insan üzerine. Biraz da teknik işleri ekleyecek olursak, "İnsan Mühendisliği". Bu kısımda zihinlerde biyoloji,genetik mühendislik,mutasyon olayları canlandı ise aman dikkat, konudan sapıyoruz sevgili okurlarım.😊İşimiz daha çok içimizin mühendisliği.

Tanıtım kısmını şu alıntı ile noktalayıp incelemeye geçmek isterim.
"İnsanlığı incelemenin en iyi yolu kitaplardır." 
Aldous Huxley

İnsan Mühendisliği eseri, yazar,yayıncı ve mühendis Nüvit Osmay tarafından kaleme alınmış.Kitap yazarın telif ve tercüme makalelerinden oluşuyor fakat okurken verdiği his sıkıcı bir makale hissi değil, baş ucu kitabı niteliğinde akıcı bir eser.Dört bölüme odaklanmış yazar.İlki yakın çevremiz ve işimizle ilgili derin incelemeler içeriyor,.Yakın çevreye insanın kendisini de dahil edip farklı bir bakıç açısı getirilmiş olaya. İçimizdeki "ben"leri yönetmek,yönlendirmek,düşünmenin geliştirilmesi,insanlarla geçinmenin hiç bilmediğimiz yönleri...

İkinci ve üçüncü bölümde insanın iş yapması ve buradaki rolleri yer alıyor.Öğretmen,amir,lider,memur,girişimci,işletmeci...Hepsinin gözünden bakıyoruz olaylara,problem çözme tarzlarına. Tecrübelerine kulak veriyoruz.Bu kısım benim gibi öğrenci dostlarıma özellikle tavsiyemdir.

Yazar tüm bunları yaparken alıntı yapmayı,sayfaları şahane sözlerle süslemeyi de unutmuyor.Arka kapak bilgisine göre eser, Türkçe'nin en çok alıntı yapılan eserlerindenmiş.

Dördüncü ve son bölümde başlık eğitim. Okul çağı ve sonrasında verilen eğitimin gerekliliği,bıktırmadan,sevgi aşılayarak erdem ve hakikati öğretmek,sanat ve ilim zevkini yaymak adına birçok öğüt veriliyor bu bölümde. Benim favorim de bu bölüm oldu.

Kendisi bütün bunlara ek olarak 100 kitap önerisi ve Türkçe seçme yapıtları listesini de bu değerli kitaba eklemiştir.Sizler de okuduktan sonra duygu ve düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz,aynı şeyi okuduğumuz halde her birimizin güzide sinir hücrelerinden çıkan farklı düşünceleri değerlendirmek isterim. Bir sonraki yazıyı Instagram üzerinden sizler seçeceksiniz, geleneksel anketimizle☺️

Bilimle kalın. 💕



28 Eylül 2019

ERASMUS SERİSİ #1:BEKİR NAİM
Sevgili Pelin'in Gözlem Evi Takipçileri,
Seyahat Serisi başlamış bulunmakta.İlk yazı Erasmus Programı'ndan geliyor.


Neden Erasmus programı?
Erasmus, çünkü Avrupa'yı okurken gezmek gibi bir fırsatı neden değerlendirmeyeyim ki?

Gittiğin ülkeyi seçme sebebin neydi?
Polonya'yı seçmemin başlıca nedeni pahalı bir ülke olmaması. Geçinmek daha kolay ve Avrupa'da merkezi denilebilecek bir konumda.

Gittiğin ülkede yaşam koşulları, kültür ve eğitim nasıldı? Tecrübelerini gitmek isteyenler arkadaşlarımızla paylaşabilirsin.
Polonya'da yaşam koşulları Türkiye'den bir tık daha iyi diyebilirim. Ama bu koşulların içine yemek girince 5 aylık bir süreçte 10 kilo vermiş biri olarak bunu asla söyleyemem. Yemeklerimiz 💙😅Ben

Eğitim seviyesi ve İngilizce bilme oranı iyi düzeydeydi. Neredeyse her yerde yardımcı olacak birilerini bulabildim. Onun dışında eğitim seviyesi düşük bir yetişkin yaş grubu var. Bu bazı gençlere de yansımış hâliyle.
Orda gördüğüm eğitimi değerlendirecek olursam, 10 üzerinden 7 puan veririm. Neden 10 değil derseniz, Economic Sciences alanında yeterli hocaları pek göremedim. Belki de gittiğim okulun daha çok başka alanlara yoğunlaşmasından dolayı olabilir. Gıda mühendisliği okuyan arkadaşlarımın çok güzel laboratuvarları vardı mesela. Okulumun adı Warsaw University of Life Sciences bu arada. SGGW olarak da geçiyor.(Araştırmak isteyenler için.)

Gidecek olan arkadaşlara tavsiyeleriniz neler?
Gidecek olan arkadaşlar gitmeden önce yemek yapmayı öğrensinler gerçekten bu konuda çok sıkıntı yaşadım daha önce de dediğim gibi. Bunun dışında gezmek istedikleri yerleri ve ülkeleri daha önceden araştırıp kendilerine rota çizmeleri çok yararlı olacaktır. Zirâ bunları oranın tatil günlerini vs. hesaba katarak planlayıp önceden bilet aldığınızda aynı rakamlara 1-2 ülke fazladan gezilebilir.

Arkadaş konusunda da bir tavsiyem olacak. Genellikle insanlar Türklerle takılmayın, İngilizcenizi geliştirin derler. Doğrudur. Fakat insan özlüyor bazen sohbet muhabbet etmeyi. Ben bu yüzden bir Türk yakın arkadaş edinip veya buradan beraber gidip orda belirleyeceğiniz kurallar çerçevesinde (örneğin oda dışında Türkçe yok) iletişiminizi yürütmenizi tavsiye ederim.


Röportajı noktalamadan,size ilginç gelen bir durumu alalım.
Bura Budapeşte'de bir lokanta. Yer fıstıkları masa üstünde ücretsiz olarak sunuluyordu. Kabuklarını doğal olarak masada biriktirdiğimde bir garson gelip kızmıştı kabuklar yere atılacak diye. Sonrasında da bu görüntüler ortaya çıktı 😄

Bu keyifli röportaj için Bekir Bey'e teşekkürlerimizi sunuyoruz.


Instagram:@pelindidarr

24 Eylül 2019

BİLİM VE TEKNOLOJİNİN IŞIĞINDA UFUK AÇAN VİDEOLAR #TOP5
Sevgili Pelin'in Gözlem Evi Okurları,
Ekinoks ve ardından gelen güzel sonbahar gecelerinde iyi gidecek ''bu ay izlediğim en iyi 5 video''  yazısı ile karşınızdayım... Her biri farklı bir bilim dalından geliyor.Keyifli seyirler dilerim.




1-Kauçuk El İllüzyonu:Beyin Gördüklerine İnanır Mı? (Nörobilim)

Size ait olmayan bir nesnenin vücut algısına dahil olması.Beynin birtakım oyunları eşliğinde.


2-Derinlik:İnsan ve Doğa(Oşinografi)

Uzakların uzak olmadığını hatırlatan etkileyici bir animasyon.Göreceli olma durumları,ufaklığımıza hayret ile beraber.



3-Yeni Bir Efsane:Mi Mix Alpha(Elektronik)

Instagram Keşfet ve haber sitelerini süsleyen Mi dostumuzun en güzel inceleme videosu.Tam zamanında.



4-Bağlılık, Bağımlılık ve Diğerleri, Sinan Canan(Psikoloji)

Değer algımız üzerine düşünmeye sevk eden,özellikle SoruYorum serisi ile ''bağımlılık'' yapan Sinan Canan.



5-Küçük Bir Alem:Mikrobiyota ve Ötesi

Bu sadece başlangıç dercesine yürekli bakteriler ve küçüklerin büyük dünyası.
 

26 Ağustos 2019

AY VE MATRUŞKALAR
Sevgili Pelin'in Gözlem Evi Takipçileri,
Instagram üzerinden yayınladığım anketim sonucunda önce bilimsel bir araştırma,daha sonra şiir türünü paylaşmaya karar verdim.Başlık kafa karıştırmaya yetmiş olabilir ancak güzel bir yolculuğa çıkaracak sizi.

Hepimizin bildiği gibi Ay,Dünya'nın uydusu.4,51 Milyar yaşında bir emektar,hizmeti nedir derseniz en önemlisinin dünyanın manyetik alanını düzenlemek olduğunu söyleyebilirim.Peki bu emektarın bir varisi olduğunu söylesem ne düşünürdünüz? Doğru okudunuz, çünkü 2016 tarihinde keşfedilmiş bir yarı uydumuz daha varmış.👯


Photo by David Menidrey on Unsplash

Yazıya başlamadan araştırmam uyduların uyduları var mıdır? konusu üzerineydi(matruşka başlığı da burdan doğdu) ancak okuduğum makaleler neticesinde bunun mümkün olmadığını öğrendim.Gezegenlerin çekim kuvvetinin uydulardan büyük olması,uyduların da kendi uydularına sahip olmalarını engelliyormuş.Uydunun uydusu,gezegenin çekim kuvveti ile direkt uyduluk unvanına yükseliyormuş meğer.


Minnoş yarı uydumuz 2016 HO3'e dönecek olursak,kendisi Ay'dan 39 kat daha uzakta bir asteroid.Araştırmalar 100 senedir uydumuz olduğunu gösteriyormuş.Bulunduğu yeri yüzyıllarca koruyacağı tahmin ediliyormuş genç arkadaşımızın.Çapının çok küçük olması nedeniyle herhangi bir tutulma,gelgit olayına da sebep olmuyormuş.Anlayacağınız üzere sakin bir yapısı var Ay'ın küçük kardeşinin.Merak edenler için yazımızı yarı uydu hakkında detaylı bilgi veren video ile taçlandırarak noktalayalım,keyifli seyirler.
Bilimle kalın.










19 Ağustos 2019

PELIN'IN GÖZLEM EVI AGUSTOS 2019 PLAYLISTI 💖

Değerli okurlar,okumakla kalmayıp kıymetli yorumlarını benle paylaşan sevgili takipçiler,
2019'un yaz aylarını bitirdiğimiz şu günlerde,bu yaz en çok dinlediğim eserlerden oluşan seçkiyi beğeninize sunuyorum.Keyifli dinlemeler.

1-)Khalid&Kane Brown-Saturday Nights Remix

Üst üste çıkardığı Suncity ve Free Spirit albümleri ile iyi bir çıkış yakalayan Khalid'den, alışıldığı gibi yumuşak tınılara sahip giriş parçamız.Buyrun.

2-)Harry Styles-Two Ghosts(Live in London)



Yaz-kış ayrımı yapılmaksızın dinlenebilen Soft Rock parçalarından.Live on Tour defalarca kez dinlendi.Canlı performansların hakkını veren yüksek bariton salon beyefendisi.

3-)Wale-On Chill(feat. Jeremih) 

Karşıma nerde çıktığını hatırlamadığım,sözlerini okuduktan sonra 'İşte Bu' dediğim şarkıdır kendisi.Ayrılığı acıtmadan anlatma, dalgaya alma akımını benimsemiş Wale Beyefendi.Şarkı ayrı 'chill',hissettirdikleri ayrı. 😇


4-)Big Sean-Single Again

2010'ların başında Rap'în haylaz çocuğu olan Big Sean yepyeni bir tarza bürünmüş, Bounce Back ile şaşırtmıştı 2017'de.Temmuz 2019 çıkışlı Single Again ile dertlere derman olmaya gelmiş gibi görünüyor.💣


5-)Ozuna,Daddy Yankee, J Balvin,Anuel AA-Baila Baila Baila (Remix)

Ozuna'nın tek başına söylediği versiyon oldukça popüler,160 milyonu devirmiş durumda.Takipçilerimin birçoğunun da bu şarkıyı bildiğini düşünüyorum.Yine de remix ve düet halini çok beğendim.İspanyolca'ya başlamışken sayfamda Latin rüzgarı estirmesem olmazdı.😜


6-)Fun.:We Are Young ft. Janelle Monae(Acoustic)

Bu ayın favori düeti.İzlerken gülümseme gitmiyor yüzünüzden.Gençlere,gençliği içinde hissedenlere.

7-)Zeki Müren-Aşkımızın Sevgimizin Üstünden


Liste sonlara yaklaşırken gerçek sanatçıları ve gerçek duyguları anmadan geçmeyelim.Naif,huzur veren 3 dakika,benden size bir Akdeniz gecesi gibi armağan.

8-)Oasis-Wonderwall Acoustic Funk Cover by Tom Butwin

YouTube'da takip ettiğim en kaliteli cover kanallarındann. Bir an önce ününe ün katmasını istediğim sanatçı.Yeni dönem tabirle ''underrated''. Bonus:Micheal Jackson şarkılarına yaptığı coverları da dinleyin derim.

9-)Cheap Thrills by Sia for Violin in ONE TAKE Loop Cover-Rob Landes

Undertale-Megalovania efsanesini çalması ile tanıdım sayfasını(bizim kuşak iyi bilir😆)Ardından abone oldum,iyi ki olmuşum.Sözlerden sıkılıp dinlemeye geldiğinizde notaların zaten söz olduğunu hatırlatan türden.

10-)*NSYNC-Bye Bye Bye 

Ekim 2009,esaslı bir nostalji ile yapıyorum bugün yazının kapanışını.Genel listeye de uygundur. Başrollerde genç tenor Justin Timberlake.

Müzikle kalın.💗